Yeni adresim

http://nohe.desenblog.com

17 Mart 2010 Çarşamba

san, ki ve mi II

tende şahlanışın ne güzel
tek soluk seni çalıyor tüm kasetler
bütün esnaf biliyor sanki seni
çekim-i fiilim sende sonlanıyor
sen de dahil,evet
kurdum dünyaya rakip ütopyalar,yalan değil
çifte topuklar kıskandım son nefes
ben bir kilit taşı olmayı kabullenmişken
yalnız kalmak harcım değil,fakat
istemedim de değil…
bıraksınlar artık denetlemeyi
bu son kışta oduna vurulan sese hasret
bıraksınlar da duyayım toprağın sesini
susarım belki
dilsiz çeşmeler akar
belki bahar gelir,kuşlar saklanbaç oynar
bir kekredir dilime sürülen
yok,bu değil şimdilik beni isyan ettirecek
ellerimden çalınan kareler değil
geçmiş değil duyulası gurur
gelecek de değil gözlerimi nemlendirecek
bir çoban kadar dolmadı içime ayaz
ah o ayaz ki günötede beni asimile edecek
ben duramazken bir çocuğun gözlerinde
utancım mıdır beni bu dünyadan sürecek
kovulmuşluklar yazılmış kadere
işte budur gerçek kural:
üç yanlışa kefaret,giden nedense ben çöplüğe


hikmeti sevmek faslına dönüyor başlangıcım
durağa karşı terk ettiğim başkaldırı oysa
Ca’d bin Dirhem sattım akıl yanlarımdan
şiirde kuralsa,evet
kuralsızlık kustum kinle birlikte
tüm zerrelerimle evharistiya Tanrım’a
şimdi çoğalsın zehrim mahalleye
yarın sabah ölüme uyansın gözlerimiz
uyansın ateşe sebeb
kahr taştı bu gün kanım
Rabbim! Af et bakamayışımı
af et doğrulamadıklarımı
gamsız zan’da kör tanıklarımı...

20 Kasım 2009 Cuma

san,ki ve mi

hey!
faile fiili biçen kader!
niçini tüketim sırf cehennem olmayım diye
ısrarım da yanıldım belki
ama olsun
geride bi sevgili, bi de O’nu bıraktım

sevgilim,
saralı kentlerdir boğazıma çalınan
ruhuma iştiyak öpülmemiş gözlerin
alışılmışın dışındadır yaşamak
hangi sokağına ayak basarsan bas
sonu hep yüksek duvarlara çıkar
ve kirlenmişlikte hüznüm, şimdi
kapalı gişe oynar
sen bahar papatyalarında sayarken sevgi ve lim
“seviyor, sevmiyor,seviyor, sevmiyor,sev!”
ben sınıfta kalıyordum koridora aşiyan
ah keşke bütün dünya duyabilse
cüneydiyye’de büte kalmış aklımı yitirdiğimi
lâ min şey miyimdir şimdi ben?
bedrakâm ol seyr-ü müptelâm
bana bunu gerek imdi
tut ellerimden
tut ki, siddharta’dan düş karanlığa
yoksa dayanamaz küçük yüreğim
bu büyük aydınlığa
sonra ki,kopar içimde bir vâveylâ
sen susarsın da tanem
ben susamam…
….
ah Rabbim!
nasıl bir şükür gerek ki sana
soluk alamıyorum hecelerinden
nasıl büyük bir tezattır?
yaşayamıyorum
zihnimde kan açıkları
attığım yorgun kulaçlardır sana dair
sana dair her ne varsa
saklıdır bu tozlu kentle birlikte
hayır!
bu hiç de iyi bir anı değil geçmişimde
zaten geçmişimdir,hem çok geç
devşirdiğim hiçbir cümleyi tam sunamadım sana
her defasında öğeleri eksik kaldı tanrım
lâ ve kin ortak oldular
suçumu örttüler,yalnız
yalnız senin için nakaratı geçtim ezgide
ve sızılarım,uykusuzluklarım
ve kördüğümler biriktirdim sana açılacak
şimdi bu şiir bitmeden ölmem
ölmem işte,çünkü
değiştim ben…

9 Ekim 2009 Cuma

SİY/AHIM


Küskün bakışlar salıyorum maveraya
İçimde bir yerler eziliyor
Uzaklardan gurbet türküleriokşuyor saçlarımı
Avuçlarımda eylül den kalma intiharlarım
Savruk sözleri besledim bunca zaman
Değişmedi kelimelerim
Uçup gitmedim yanlarından
Bu tuhaf hikaye nereden düştü dilime?
Nasıl bölündüm?
Sus/ma siy/ahım…
gecenin soğuğunu ört üstüme
Gayrı sen/deyim
Ninniler fısılda zamanda kaybolmuş benliğime
Kandır beni,hazırım en büyük yalana.
Hazırım inanmaya
Rüzgarın sesi ol bana
Sakladığın tüm iştiyakınla sar beni
. Umutlarımı canımdan çekilen pişmanlıklarımla süsle
koy sandığıma
Susturdum bütün cümlelerimi
Daha kaç ceset gerek içimdeki seni doyurmaya
Daha kaç hançer saplanmalı yaralı,yorgun bağrıma?
Gözlerimi sende kapadım
Karanlık vatanım
Uyku kirpiklerimde titrerken,yüreğime ha düştü ha düşecek isyan
Söyle nar-ı siy/ahım
. Gitmelerim yetecek mi bu şehre?
Dilime çalınan giyotinler akıtacak mı kanımı?
Ah pür melalim!
Bir bilsen geceler boyu yakarışlarımı.
Adın hecelendi sensizlikte
g/izledim seni can meclisimde
ne de güzelsin siy/ahım
ah/de güzel

Berceste

3 Haziran 2009 Çarşamba

BİTMEDİM...


Bilgim, suretlere yansıyan acılara duçar. Kapalı kapıların ardında dağılan gözyaşına hasret yüreğim. Acıyı dağlarcasına mahkûmum sırrıma. Yangınların içinde hem yakan hem dirilten düşüncem. Kafiye kuralına ters parçaladıklarım. Olmadık yenilgiler beni bu hallere düşüren. Ya düşün gerisi? Bilgisi önünde eğildiğim okyanus. Ben ise garib bir damlacık. Damla topraktan değil ya! Damla hayat, damla bütünün parçası. Özüm su. Su, kiri arındıran; su, okyanus. Su, SEN! Böyle iken varlığımı gayesinden edecek irdeleyişe duvarım örülü. Duvarın arkasında her şey. Aldığım her bir nefesin deminde zorlamışken ardını; şimdi, bilmişçesine aslında bilmeden, dilde susarak aslında çığlık çığlığa vurgun halim. Saliselere bölünmüş nabzıma verilen her bir titreşim. Ben müptelası ağır depremlerin. Ey varlığıyla bilgilendiğim! Yetmedim. Yetmemişken bitmedim. Gözlerimi kapayacağım ana kadar da bitmeyeceğim. Ey kimsem! Bağrımın en derinine bir nakış misali işlenmişken varlığın, sevdan, kübrayı bulmuşken, pişmişken bu hamlık niye? Zatına tabi iken bu hülya niye? Biliyorum. Çizdiğin kareye bir nokta bile olamam. Şiarım yenik düşer bendeki kötü yana. Yolumda zehirli dikenler. Sabır taşım yorgun dağılmaktan. Pişmanlıklarım yama üstüne yamalı. Ama sesim dokunuyor yüceliğine. Elbet çöllerin toz paresiyim. Ama varım, tabiyim. İçimde oluk oluk akan vahşaniyete rağmen senin için köşeye sinmiş ama gözlerinde kini olan yaramaz bir çocuğum. Yeri geldiğinde savrulurum bilinmez elemlere. Ama sorgulamadan ama sessizce. Merakıma yenik düşen boş vermişliğim büyük bir sınavın içinde. Artık boş vermek için çok geç. İçimde benden başka benler çoğalıyor. Sanki zehirli bir sarmaşık. Aşeka gibi. Sardı bütün ruhumu, düşüncemi, zihniyetimi. Sardı ki kör bir tutsağım. Nedenin cevabı bitti kelamımda. Kabulüm. Her verdiğine kabulüm. Ta ki bitene kadar.

5 Mayıs 2009 Salı

BİL/SEN


Böyle parlak durması yıldızlarımın,
karanlığımdan…

Nazan Bekiroğlu

Yüzümü dönüyorum çocukluğumun bana bıraktığı son emanetlere. Büyüyorum galiba anne. Bu sefer gerçekten çizgiyi aşıyorum. Bu son yamalı veda olacak geride kalanlara. Karanlıklardayım anne. Uyuyorsun şimdi. Bense kocaman olmama rağmen hala örtümün altında hatalarımdan g/izleniyorum. Korkuyorum anne. Bu düşmelerin sonu gelmiyor. Diz kapaklarım, ellerim yorgun düştü yara almaktan. Kabuk b/ağlayamıyor bir türlü. İçimde hep süre giden bir sızı. Bileklerimden kanlar çekiliyor anne. Sineme bilemediğim bir ağırlık çöküyor, kaldıramıyorum. Kaybolasım var bu yalancı düzende. Acemi bir saklambaç oyununda e/belikten kurtulur muyum dersin? Elif olur muyum? Aramaktan yoruldum anne. Başarabilir miyim görünmeden, sessizce kaçmayı? Uçar mıyım başka başka diyarlara? Yoksulluktan damlayan gözyaşı olur muyum yan/aklarda? Ya da Gazze’de savrulan kin dolu taş… Söyle anne nerelere gideyim bu kırık kalp ile? Nerelere konsun güvercinlerim? Hangi şehrin acısını ç/ekelim? Hangi şarkıya söz olalım?
Uyuyorsun şimdi, gönlünde bin bir kaygı ile… Yeni bir gün daha doğacak. O mavi gözlerin yine ilki olacak açılan gözlerin. Bir fer daha yenik düşecek yıllara. Oysa anne ben kapatamıyorum gözlerimi. Çoktan terk etti uyku beni. Huzur haneme uğramıyor nice zamandır. Aynalar küskün suratıma. Zor alıp veriyorum nefeslerimi. Hamd ediyorum ya Rabb’ime… Nankör bilineceğim diye ağlayamıyorum da… Dağıldım anne. Öyle bir dağıldım ki bu zamanda, bulduğum her bir parçam ellerimde ufalanıyor. Kaldırıp başımı göğün yüzüne yıldızlara da yaslayamıyorum. Onlar istemiyorlar beni. Cümlelerim yarım kaldı anne. Adımın yanına bıraktığım her bir kelime umarsızca kovuluyor. B/arındırmıyor ismim hiçbir sıfatı. Yani ki anne, tutunamıyorum. Elimi attığım bütün sağlam dallar kuruyuveriyor. Yüzüme kapanıyor çaldığım her bir kapı. O iğrenç sesleri unutamıyorum. Bozuluyor ezberlerim. Devamsız kalıyor, şaşırıyorum. Hatırlamaya dahi mecalim yok. Onlar da istemiyorlar beni. Topraktan gelmişiz ya anne, yerlere kapanmak istiyorum her yenilgide. Yumruğumu sıkarak vurmak. Ağlamak istiyorum, hıçkıra hıçkıra ağlamak. Elest bezm’inden dünyaya sürgün edilmişim. Ya Rabb! Bu ne kaçıştır ruhumu boşaltan,bu ne acıdır yüreğimi sızlatan?
Sen hep uyuyorsun. Uyu anne. Biliyorum duymuyorsun, duymayacaksın h/içimi. Olsun… Kelamdır ya döküldü gönlümden işte. Belki bir gün buluşursunuz. Hiç yoktan karşılaşırsınız. Gün olur yüzüne çarpıverir canını yakarak. Günü bekle anne…

Berceste

10 Mart 2009 Salı

DURAK


Bir yorulmuşun

Öğle uykusuna rastladı gönül kuşlarım

Sessizliğin tam ortasına

Kelam durdu gizlice

“Ben” dedi

Ondan buna, bundan şuna

Bahar yangınının suya hasret yüzüyüm

Terli avuçların

Kana bulanmış sızısı

Ay yükselir,

Arşa ulaşırım

Derdi anlatırım

Ben anlatırım da

Bilmezler ah! Bilmezler…


BERCESTE

17 Kasım 2008 Pazartesi

 
Düş'müşüm - Wordpress Themes is proudly powered by WordPress and themed by Mukkamu Templates Novo Blogger